3 Ocak 2008 Perşembe

Abdest nasıl alınır

Kollar dirseklerin yukarısına kadar sıvanır. Mümkünse yüksekçe bir yerde durulur ve kıbleye karşı dönülür. "Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" diye niyet edilir. "Eûzu billahi mine' ş-şey tani 'r-racîm. Bismillahi 'r-Rahmani 'r-Rahîm" diyerek eller bileklere kadar üç kere yıkanır. Eller yıkanırken parmak araları aralanır (hilallanır). Yüzük varsa yerinden hareket ettirilerek altının yıkanması sağlanır. Sonra sağ avuç ile ağzına üç kere su alınıp her defasında iyice çalkalanır. Sonra yine sağ avuca su alınarak buruna üç kere çekilir ve her defasında sol el ile sümkürülerek burun temizlenir. Sonra alnın üst tarafından başlanarak yüzün her tarafı üç kere yıkanır. Sakal varsa parmaklar ile aralanır. Sakal seyrek ise suyun deriye ulaşması sağlanır. Bundan sonra sağ kol üç defa dirseklerle beraber yıkanır. Sonra aynı şekilde sol kol da üç kere dirseklerle beraber yıkanır. Bundan sonra eller ıslatılır, sağ elin içi ve parmaklar başın üzerine konularak meshedilir. Yani elin iç tarafı ile başın dörtte biri sığanır. Bununla farz yerine getirilmiş olur. Sünnete uyarak başın tamamını meshetmek isteyen şöyle yapar: Islatılan iki elini parmakları ile beraber başın ön tarafına koyup arkaya doğru sığayarak götürür. Böylece başın tamamı meshedilmiş olur. Baş meshedildikten sonra sağ elin şehadet parmağı ile sağ kulağın içi, başparmağı ile de kulağın dışı; sol elin şehadet parmağı ile sol kulağın içi, başparmağı ile de kulağın dışı meshedilir. Başını meshettikten sonra elinin ıslaklığı devam ediyorsa ellerini yeniden ıslatmaya gerek kalmadan onlarla kulaklarını meshedebilir. Ellerinde ıslaklık kalmamış ise, sünnetin yerine gelmesi için eller yeniden ıslatılır. Sonra yeni bir suya ihtiyaç olmadan iki elin arkası ile boyun meshedilir. Bundan sonra evvela sağ ayak, sonra sol ayak topuklarla beraber üçer defa yıkanır. Ayakların yıkanmasına parmak uçlarından başlanır ve parmak araları iyice temizlenir. Parmak aralarının temizlenmesine sağ ayağın küçük parmağından başlanarak sol ayağın küçük parmağında bitirilir. Sonra kıbleye karşı Kelime-i Şehadet getirilir. Böylece abdest usulüne göre alınmış olur. Abdest alırken okunması mendup olan dualar vardır. Bunlar okunmadan da abdest tamamdır. Ancak bu duaları bilen kimsenin okuması güzeldir. Abdest alınırken okunması mendup olan dualar şunlardır:
1.Abdeste başlarken "Euzu" ve "Besmele" den sonra şu dua okunur. Okunuşu: EI-hamdü lillahillezi cealel'mae tahûren ve cealel'islame nura. Anlamı: Suyu temizleyici ve İslamı nur kılan Allah'a hamdolsun"
2. Ağıza Su Alırken: Okunuşu: Allahümme'skıni min havzi nebiyyike ke'sen la ezmeu ba'dehu ebeda. Anlamı: "Allahım! Bana peygamberin havuzundan öyle bir kase içir ki, ondan sonra bir daha susamayayım. "
3. Buruna Su Alırken: Okunuşu: Allalıümme la tahrimni rayihate naimike ve cennâtik.Anlamı: Allahım! Beni nimet/erinin ve cennetlerinin kokusundan mahrum etme."
4. Yüzü Yıkarken: Okunuşu: Allahümme beyyid vechi binûrike yevme tebyeddu vucûhun ve tesveddu vucûh. Anlamı: "Allahım! Bazı yüz/erin beyazlanacağı bazı yüz/erin de kararacağı günde benim yüzümü ak ey/e."
5. Sağ Kolunu Yıkarken: Okunuşu: Allahümme a'tini kitabi biyemini ve hasibni hisaben yesira.Anlamı: "Allahım! Bana kitabımı sağ tarafımdan ver ve hesabımı kolaylaştır.”
6. Sol Kolunu Yıkarken: Okunuşu: Allahümme la tü'ti kitabi bişimali ve la min verai zahri ve la tuhasibni hisaben şedida, Anlamı: Allahım! Bana kitabımı solumdan ve arka tarafımdan verme ve beni zor bir hesaba çekme."
7. Başa Meshederken: Okunuşu: Allahümme ğaşşini birahmetike ve enzil aleyye min berâkâtik Anlamı: "Allahım! Beni rahmetinle ört ve üzerime bereketlerinden indir."
8. Kulaklara Meshederken: Okunuşu:Allâhümmec’alnî minellezîne yestemîûnel’kavle fe yettebiûne ahseneh.Anlamı:”Allahım!Beni hak sözü işitip sözün en güzeline uyanlardan eyle.”
9. Boynuna Meshederken: Okunuşu: Allahümme a'tık rekabeti minennar. Anlamı: "Allahım! Benim vücudumu cehennem ateşinden azad eyle. "
10. Ayakları Yıkarken: Okunuşu: Allahümme sebbit kademeyye alessirati yevme tezillü fihilakdam. Anlamı: "Allahım! Ayakların kayacağı günde benim iki ayağımı sırat üzerinde sağlam tut

Nâs Sûresi

Okunuşu:

Kul e’ûzü birabbinnâsi. Melikinnâsi. İlâhinnâs. Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi. Minelcinneti vennâs.

Anlamı:

(Ey Muhammed!) De ki: İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah‘a sığınırım

Felak Sûresi

Okunuşu:

Kul e’ûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğasikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil’ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.

Anlamı :

(Ey Muhammed!) De ki: Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım.

İhlas Sûresi

Okunuşu:

Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.

Anlamı:

(Ey Muhammed!) De ki: O Allah bir tektir. Allah her şeyden müstağni ve her şey O’na muhtaçtır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O’na denk değildir.

Tebbet Sûresi

Okunuşu:

Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb. Mâ eğnâ anhü mâlühû ve mâ keseb. Seyeslâ nâren zâte leheb. Vemraetühû hammâletelhatab. Fî cî dihâ hablün min mesed.

Anlamı:

Ebû Leheb’in elleri kurusun; kurudu da! Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi. Alevli ateşe yaslanacaktır. Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır.

Nasr Sûresi

Okunuşu: İzâ câe nasrullahi velfeth. Ve raeytennâse yedhulûne fî dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh. İnnehû kâne tevvâbâ.
Anlamı: (Ey Muhammed!) Allah’ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah’ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O’ndan dile, çünkü O, tevbeleri daima

Kâfirûn Sûresi

Okunuşu:

Kul yâ eyyühel kâfirûn. Lâ a’büdü mâ ta’büdûn. Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd. Ve lâ ene âbidün mâ abedtüm. Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd. Leküm dînüküm veliye dîn.

Anlamı:

(Ey Muhammed!) De ki: Ey inkârcılar! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.

Kevser Sûresi

Okunuşu:

İnnâ a’taynâkelkevser. Fesalli lirabbike venhar. İnne şânieke hüvel’ebter.

Anlamı:

(Ey Muhammed!) Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı, sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir

Mâun Sûresi

Okunuşu:

Era’eytellezî yükezzibü biddîn. Fezâlikellezî, yedu’ulyetîm. Ve lâ yehüddü alâ ta’âmilmiskîn. Feveylün lilmüsallîn. Ellezîne hüm an salâtihim sâhûn. Ellezîne hüm yürâûne. Ve yemne’ûnelmâ’ûn.

Anlamı:

(Ey Muhammed!) Dini yalan sayanı gördün mü? Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur. Vay o namaz kılanların haline ki: Onlar kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar gösteriş yaparlar. Onlar basit şeyleri (ödünç) dahi vermezler.

Kurayş Sûresi

Okunuşu:

Li’î lâfi Kurayş’in. Îlâfihim rihleteşşitâi vessayf. Felya’büdû rabbe hâzelbeyt. Ellezî et’amehüm min cû’in ve âmenehüm min havf.

Anlamı:

Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve anlaşması sağlanmıştır. Öyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Kâbe’nin Rabbine kulluk etsinler.

Fil Sûresi

Okunuşu:

Elem tera keyfe fe’ale rabbüke biashâbilfîl. Elem yec’al keydehüm fî tadlîl. Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim bihicâratin min siccîl. Fece’alehüm ke’asfin me’kûl.

Anlamı:

(Ey Muhammed! Kâbe’yi yıkmaya gelen) Fil sahiblerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi. Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.

Fatiha Sûresi

Okunuşu:

Elhamdü lillâhi rabbil’alemin. Errahmânir’rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na’budü ve iyyâke neste’în, İhdinessırâtel müstakîm. Sırâtellezine en’amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn.

Anlamı:

Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü’nün sahibi olan Allah’a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir

Namaz süreleri

  • Fatiha Sûresi
  • Fil Sûresi
  • Kurayş Sûresi
  • Mâun Sûresi
  • Kevser Sûresi
  • Kâfirûn Sûresi
  • Nasr Sûresi
  • Tebbet Sûresi
  • İhlas Sûresi
  • Felak Sûresi
  • Nâs Sûresi

Namaz nasıl kılınır

Bilindiği gibi namazlar farz, vacib, sünnet ve müstahab kısımlarına ayrılmakta ve ikişer, üçer, dörder rekatlı bulunmaktadır. Bu namazlar daha önce yazdığımız üzere farzlarına, vaciblerine, sünnetlerine ve adabına riayet edilerek şöyle kılınır: 1) Sabah NamazıSabah namazının iki rekat sünnetini kılmak için: "Niyet ettim bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya", diye niyet edilir. Hemen eller yukarıya kaldırılıp "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. Ondan sonra eller bağlanır ve "Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke ve la ilahe gayrük" okunur. Arkasından "Eûzübillahimineşşeytani'r-racim Bismillahirrahmanirrahim" diyerek eûzü besmele çekilip Fatiha suresi okunur sonra "Amîn" denir ve bir mikdar daha Kur'an okunur (1). Arkasından "Allahu Ekber" deyip rükûa varılır. Bu halde en az üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azîm" denir. Sonra "Semiallahülimen hamideh" denilerek ayağa kalkılır. Ayakta "Allahümme rabbena ve lekelhamd" denilir (2). Ondan sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye varılır. Secde halinde de üç defa "Sübhane Rabbiyel'alâ" denir. Sonra "Allahu Ekber" denilerek kalkılır ve dizler üzerine oturulur ve bir tesbih miktarı durulur. Yine "Allahu Ekber" denilerek ikinci secdeye varılır. Bunda da üç defa "Sübhane Rabbiyel'alâ" denilir. Bununla bir rekat bitmiş olur.Bu ikinci secde arkasından "Allahu Ekber" denilerek ikinci rekata kalkılır. Tam ayakta iken yalnız besmele çekilir. Fatiha suresi ve bir mikdar daha Kur'an okunur. Birinci rekatta olduğu gibi, rükû ve secde yapılır. İkinci secdeden sonra oturulur ki, buna "Ka'de = oturuş" denir. Burada "Ettehiyyatü lillâhî ve Allahümme Salli ve Barik, Rabbena atina" diyerek dualar sonuna kadar okunur. Sonra "Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah" diyerek sağ tarafa ve yine "Esselâmü Aleyküm ve Rahmetullah" diyerek sol tarafa selam verilir. Böylece iki rekatlı namaz bitmiş olur (3). Bütün bu tekbirler, tesbihler ve kıraatlar, yalnız namaz kılanın işitebileceği bir sesle gizlice yapılır. Namazda erkeklerle kadınların ellerini nasıl kaldıracakları, nasıl bağlayacakları, rükû ile secdede ve ka'delerde nasıl vaziyet alacakları "Namazın sünnetleri ve edebleri" bölümünde bildirilmiştir. Sabah Namazının iki rekât Farzına gelince: Önce yalnız erkeklere mahsus olmak üzere ikamet getirilir. Sonra "Bugünkü sabah namazının farzını kılmaya" diye niyet edilir. Eller kaldırılarak "Allahu Ekber" diye namaza başlanıp eller bağlanır. Sabah namazının sünnetinde bildirildiği gibi iki rekat kılınır ve tamamlanmış olur. Yalnız sabah namazlarının farzlarında Fatiha'dan sonra biraz fazla Kur'an okunması sünnettir. Bu sünnetin en az derecesi kırk ayettir. Bununla beraber üç kısa ayet de okunması caizdir. Vaktin çıkmasından korkulduğu zaman az ayet okunur. Öyle ki, yalnız Fatiha ile veya birkaç ayet ile yetinilir.Yalnız başına bu sabah namazının farzını kılan kimse, tekbirleri ve "Semiallahu limen hamideh" cümlesini, Fatiha'yı ve ekleyeceği ayetleri aşikare olarak okuyabilir.2) Öğle NamazıÖğle namazının ilk dört rekat sünnetinin evvelki iki rekatı, tam sabah namazının iki rekat sünneti gibi kılınır. Yalnız bunda niyet "Bugünkü öğle namazının ilk sünnetine" diye yapılır. Bir de bunda ikinci rekattan sonraki oturuş, son oturuş değil, birinci oturuş (ka'de) olduğundan bu oturuşta yalnız "Tahiyyat" okunur. Sonra "Allahu Ekber" deyip ayağa kalkılır. Yalnız Besmele, Fatiha ve bir mikdar da Kur'an okunarak yukarda bildirildiği şekilde, rükû ve secde yapılır. Ondan sonra dördüncü rekat için "Allahu Ekber" denilerek ayağa kalkılır. Bunda da yalnız besmele ile Fatiha ve bir mikdar da Kur'an okunarak yine bildirildiği gibi, rükû ve secdelere varılır. Sonra oturulur; bu oturuş son ka'dedir. Bunda da Tahiyyat okunduktan sonra, Salli ve Barik, Rabbena atina duaları tamamen okunup, yazdığımız şekilde, iki tarafa selam verilir. Böylece bu dört rekat sünnet kılınmış olur.Öğle Namazının Dört Rekat Farzına Gelince: Sünnetten sonra namaza aykırı bir iş yapmadan ayağa kalkılır. İkamet getirilir. O günkü öğle namazının farzını kılmaya niyet edilir. Eller yukarıya kaldırılarak "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. İlk iki rekatı sabah namazının iki rekat farzı gibi kılınır. Ancak bu iki rekattan sonraki oturuş, birinci ka'de olduğundan bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra "Allahu Ekber" denilerek üçüncü rekata kalkılır. Yalnız Besmele ile Fatiha okunur. Anlatıldığı gibi rükû ve secdelere varılır. Sonra "Allahu Ekber" diyerek dördüncü rekata kalkılır. Besmele ile yalnız Fatiha suresi okunarak rükû ve secdelere gidilir. Sonra oturulur. Bu oturuş son ka'dedir. Bunda "Tahiyyat" okunduktan sonra "Salli ve Barik, Rabbenâ âtinâ" duaları okunur ve iki tarafa selam verilir. Böylece öğlenin farzı bitmiş olur.Öğlenin farzında okunacak ayetler, sabah namazında okunacak mikdardan daha az olur. Öğlenin Son İki Rekat Sünnetine Gelince: Bu da, "Bugünkü öğle namazının son sünnetini kılmaya" diye niyet edilip tamamen sabah namazının sünneti gibi kılınır. Bu son sünneti dört rekat kılmak müstahabdır. O zaman ya her iki rekatta bir selam verilir veya dört rekatın sonunda selam verilir. Dört rekat sorumda selam verilince, ilk oturuşta yalnız "Rabbena atina" duası okunmaz. Üçüncü rekat için tekbir alınarak ayağa kalkınca yine "Sübhaneke" okunur. Sonra bu son iki rekat evvelki iki rekat gibi kılınır.Yalnız başına namaz kılan kimse, öğle namazlarının hem sünnetlerinde, hem de farzında kıraati, tekbirleri, tesbih ve tahmidleri gizlice yapar.3) İkindi Namazıİkindi namazının dört rekat sünnetinin her iki rekatı, müstakil (iki rekatlı) namaz gibidir. Onun için bu dört rekatın her iki rekatı (şef'î) tamamen sabah namazının iki rekat sünneti gibi kılınır. Şöyle ki: Önce o günkü ikindi namazının sünnetini kılmaya niyet edilir. Bu namazın ilk iki rekatı bildirildiği gibi kılınınca oturulur. Bu oturuş, son oturuş demektir. Bunda "Tahiyyat ve salavatlar" okunur. Yalnız "Rabbena atina" duası okunmaz. Sonra "Allahu Ekber" diyerek üçüncü rekata kalkılır. Sübhaneke ve Eûzü Besmele'den sonra Fatiha ile bir mikdar ayet okunarak rükûa ve secdelere varılır. Ondan sonra tekbir ile dördüncü rekata kalkılarak yalnız Besmele ile Fatiha ve bir mikdar da Kur'an okunur. Sonra yine rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur. Bu son oturuş olduğu için bunda "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" okunur ve iki tarafa selam verilir.İkindi Namazının Farzına Gelince: Bu da tamamen öğle namazının farzı gibi kılınır. Yalnız niyet değişir. O günkü ikindinin farz namazını kılmaya niyet edilir.Tek başına namaz kılan kimse, ikinci namazının sünnetini de, farzını da öğle namazı gibi gizli okuyarak kılar. 4) Akşam NamazıAkşam namazının üç rekat farzı, öğle ile ikindi namazlarının ilk üç rekat farzları gibi kılınır. Şöyle ki: O günün akşam namazının farzını kılmaya niyet edilip namaza tekbir ile başlanır. Yukarda açıklandığı üzere ilk iki rekatı kılınarak oturulur. Bu, birinci oturuştur. Bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra üçüncü rekata kalkılarak yalnız besmele ile Fatiha suresi okunur. Sonra "Allahu Ekber" denilerek rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur ki, bu da son oturuştur. Bunda "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" okunur, iki tarafa selam verilir.Akşam namazının farzında vaktin darlığından dolayı kısa sureler okunur. Akşam Namazının Sünnetine Gelince: Bu da "Bu akşam namazının sünnetini kılmaya" diye niyet edilip tam sabah namazının sünneti gibi kılınır. Bu sünneti altı rekat olarak kılmak ise müstahabdır. Bu halde her iki rekatta bir selam vermeli ve aynı şekilde her iki rekatı kılmalıdır. Bununla beraber dört rekatında bir selam verilip ikindi namazının sünneti gibi de kılınabilir. Bu ziyade olan dört rekat namaza "Salât-ı Evvabîn" denir. Bunun çok sevabı vardır.Tek başına akşam namazının farzını kılan kimse, onu sabah namazının farzı gibi aşikare de kılabilir.5) Yatsı NamazıYatsı namazının ilk dört rekat sünneti, tamamen ikindi namazının dört rekat sünneti gibi kılınır. Dört rekat farzı da, tamamen öğle ve ikindi namazlarının farzları gibi kılınır. İki rekat son sünnetine gelince, bu da tamamen sabah ve akşam namazlarının iki rekat sünnetleri gibi kılınır. Yalnız niyetler değişir, yatsı namazının farzına ve sünnetine niyet edilir. Yatsı namazının son sünneti de, dört rekat olarak kılınabilir. Bu halde tamamen ilk dört rekat gibi kılınır. Bununla beraber iki rekatta bir selam vermek sureti ile de kılınabilir. Bu takdirde her iki rekatın ka'desinde "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbena atina" duası okunur. Geceleyin kılınan nafile namazlarda daha faziletli olan, böyle iki rekatta bir selam vermektir. Tek başına namaz kılan kimse, yatsı namazının farzını sabah namazının farzı gibi namaz surelerini sesli okuyarak da kılabilir.6) Vitir NamazıÜç rekattan ibaret olan vitir namazı da şöyle kılınır: Önce o günün vitir namazını kılmaya niyet edilir. "Allahu Ekber" denilerek namaza başlanır. Sübhaneke okunduktan sonra "Eûzü Besmele" çekilerek Fatiha okunur. Arkasından bir mikdar daha Kur'an-ı Kerîm okunur. Açıklandığı şekilde rükû ve secdelere gidilir. Sonra ikinci rekata kalkılır ve yalnız besmele ile Fatiha suresi ve bir mikdar daha Kur'an-ı Kerîm okunarak yine rükû ve secdelere varılır. Ondan sonra oturulur. Bu oturuş birinci ka'dedir. Bunda yalnız "Tahiyyat" okunur. Ondan sonra "Allahu Ekber" denilerek üçüncü rekata kalkılır. Bunda da yalnız Besmele ile Fatiha ve bir mikdar daha Kur'an-ı Kerîm okunarak daha ayakta iken eller kaldırılıp "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. Tekrar eller bağlanıp ayakta "Kunut" duası okunur. Sonra "Allahu Ekber" diye rükû ve secdelere gidilir. Ondan sonra oturulur. Bu da son oturuşdur. Bunda da bildiğimiz gibi "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbenâ âtinâ" duası okunarak iki tarafa selam verilir.İmam Şafiî'ye göre, vitirde Kunut duasını okumak, ramazanın son yarısına mahsustur ve rükûdan kalkınca, okunur. Şafiî'lere göre vitir namazının en azı bir rekat, en çoğu da on bir rekâttır. (1) Bir mikdardan maksad, en az bir sure veya en az üç kısa ayet veya kısa ayete denk bir ayettir.(2) Rükû ile secde arasındaki doğruluşa (kıyama) kavme denir ki, bu halde eller yanlara salıverilir.

Namaz niçin kılınır

Her insan, hayatın coşkun denizinde, özellikle zorluk ve sıkıntı anlarında, kendi deruni ıstırap ve kaygılarını yatıştırmak için sağlam bir manevi sığınağa ihtiyaç duyar. Gerçek şu ki bu sığınak Allah’ı anmaktan başka bir şey olamaz.Allah Teala şöyle buyuruyor:...Bilin ki, ancak Allah’ı anmakla kalpler güvene kavuşur.(1)Yüce Allah’ın bizim ibadetimize hiçbir ihtiyacı yoktur; ama bizler, Allah’a ve onunla ilişki vesilesi olan ibadet ve namaza muhtacız. Namaz, kul ile Yüce Allah arasında sürekli bir irtibat vesilesidir. Zayıf ve güçsüz insanın, güçlü ve kadir olan Allah Teala ile bu manevi ilişkisi, çeşitli zorluklar karşısında insana güç verir. Hayatın zorluklarında şaşkınlığa uğramış insan, sadece Allah’a yönelmekle huzura kavuşabilir ve namaz insanın Allah’a yönelmesini, O’na bağlanmasını sağlar. Çünkü niyet, iftitah tekbiri, fatiha ve fatihadan sonra bir surenin okunması, rüku, secde, teşehhüt, selam ve namazın diğer vacip ve şartları insanın kalbini Allah’a yönlendirecek özelliğe sahiptir. Namaz kılan bir mümin, her gece ve gündüz, beş defa bütün varlığıyla Allah’a yönelmektedir. Bir pusulanın denizdeki gemiye hedefe doğru kılavuzluk etmesi gibi namaz da mümini, sürekli olarak, en yüce hedef olan lıkaullahh’a (Allah’a kavuşmaya) doğru kılavuzluk etmekte ve onu yanlış yollara sapmaktan korumaktadır. Resulullah (Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’in’e olsun) şöyle buyuruyor:“Mümin namaza başladığında, Allah Teala, namazı bitirinceye kadar lütuf ve merhamet ile ona bakar ve o ilahi merhamet gölgesinde yer alır; onun etrafını göğün ufuklarına kadar melekler sarar ve Yüce Allah bir meleği onun baş ucunda durup şöyle demekle görevlendirir: Ey namaz kılan! Eğer kimin sana baktığını ve kiminle raz-u niyaz ettiğini bilseydin, asla bu yerinden ayrılmazdın ve başka bir şeye ilgi göstermezdin.”(2) Başka bir hadiste de şöyle yer almıştır: “Eğer namaz kılan Allah’ın azamet ve yüceliğinin ne derecede onu sardığını bilseydi, başını secdeden kaldırmak istemezdi.”(3) Sekizinci İmamımız Rıza (a.s) namazın farz oluş hikmetini açıklarken şöyle buyurmuştur: “Namaz, kulun kendi Mevla ve yaratıcısını unutmayarak kendi haddini aşmaması için gece-gündüz Allah Teala’yı anmasını sağlar. Allah’ı hatırlamak ve O’nun huzurunda ibadet için kalkmak, insanin günaha düşmesine engel olur ve onu çeşitli fesatlara düşmekten kurtarır.”(4) Yine Resulullah (Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’in’e olsun) namaz hakkında soran birisine şöyle buyurmuştur: “Namaz dinin hükümlerindendir; Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak vesilesi ve peygamberlerin apaçık yollarındandır. Namaz kılan, melekler tarafından sevilir. Namaz; hidayet, iman, marifet ve rızkının bol olmasına vücudunun sıhhatine vesiledir. Namaz, şeytanı üzer ve kafirlere karşı da bir silahtır. Namaz, duanın icabet olmasına ve diğer amellerin kabul olmasına vesile olur; namaz müminin ahireti için bir azık, ölüm meleğine karşı şefaatçi, kabirde yoldaşı ve sergisi, nekir ve münkerin kabirdeki sorularına karşı cevabı, kıyamet günü namaz kılanın tacı, yüzünün nuru ve elbisesi, ateşe karşı korunağı Yüce Rabbine karşı delili ve bedeninin ateşte yanmaktan koruyucusu, sırattan geçiş izni, hurilerin mihri ve ebedi cennetin karşılığıdır. Kul, namaz ile yüce makamlara ulaşır; çünkü namaz, Allah’ı her eksiklikten tenzih etmek, O’nun tekliğine şahadet getirmek, O’na hamd etmek, tekbir getirmek O’nu övgüyle anmak, takdis etmek, zikir ve dua etmektir. (5) Namaz, Yüce Allah’a karşı şükür etmektir. Allah’ın bize verdiği nimetleri saymak mümkün değildir; bu nimetler karşısında namaz küçük bir teşekkür mesabesindedir.Dördüncü Masum İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle naklediyor: Büyükbabam Resulullah (s.a.a), çok ibadet eder ve namaz kılardı; namaz için ayakta durmaktan ayakları şişmişti. Kendisine, “Senin geçmiş ve gelecek tüm günahlarını Allah Teala, bağışlamış olmasına rağmen(6) neden bu kadar kendini zorluğa düşürüyorsun?” denince, Resulullah, “Acaba ben şükür eden bir kul olmayayım mı?” diye cevap verdi.(7)Allah ibadet ve kulluğa layıktır. Hz. Ali (a.s) kendi duasında şöyle diyor:“Allah’ım ben sana cehennemin azabının korkusundan veya cennete olan özentiden ibadet etmiyorum. Seni kulluk edilemeye ve ibadet olunmaya layık bulmuşum; sana ibadetim bu yüzdendir.(8) Namaz kılmak erginlik çağına ulaşan akıl sahibi her insana, tüm şartlarda farzdır. Hatta savaş meydanında savaş halindeki bir kimsenin veya suda boğulmakta olan bir insanın bile namazı belirlenen kısa şekilde yerine getirmesi gerekir. Namazın dindeki manevi önemi yüzünden din önderleri namazı dinin direği olarak nitelendirmiş ve bilerek namaz kılmayanın, dinini tahrip ettiğini açıklamışlardır.(9)İmam Cafer Sadık (a.s)’dan Yüce Allah’a en güzel yakınlaşmak vesilesi nedir diye sorulunca “Allah’ı tanımaktan sonra Allah’a yakın olmak için namazdan daha önemli bir şey olduğunu bilmiyorum” buyurmuştur.(10)Yine buyurmuşlar ki: “Hesap anında her şeyden önce, kul namaz yönünden hesaba çekilecek; eğer namazı kabul olursa, diğer amalleri de kabul olur; eğer namazı reddedilirse, diğer amelleri de reddedilir.”(11)İmam Cafer Sadık (a.s) vefat zamanı yaklaşınca tüm akraba ve yakınlarını çağırarak onlara şöyle buyurmuştur: “Bizim şefaatimiz, namaza önem vermeyen kimseye ulaşmaz.”(12)Namaz, Hz Muhammed’in ( Allah’ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’in’e olsun) peygamberlikle görevlendirildiği ilk günlerden itibaren, teşri edilen hükümler arasındadır. Peygamber Hz. Hatice ve o zaman on yaşında olan Ali (a.s) ile birlikte müşriklerin çeşitli eziyetlerine aldırmayarak, Kabe’nin etrafında bu ilahi farizayı yerine getiriyorlardı. Kur’an-ı Kerim’de namaza çok önem verilmiştir. Kur’an’da, on dört yerde hakkınca namazı yerine getirin, ayakta tutun anl----- gelen ekimu veya ekimne tabirleri ve beş yerde namazı ayakta tut anl----- gelen ekim tabiri yer almıştır. Bir çok ayette de Akame yukımu, yukımune ve mukimin tabirleriyle namazı hakkınca yerine getiren müminlerden söz edilmiş ve övülmüşlerdir. Bazı ayetlerde namazı hakkınca kılanlardan manevi ticaretlerinde asla zarara uğramayanlar olarak söz edilmiş.(13) Ve bir ayette de müminlerin, sadece namaz kılan zekat veren ve ahirete yakinleri olan kimseler oldukları açıklanmıştır.(14)Taif Şehrinin halkı İslam’a girmeleri için bazı koşullar öne sürmüş ve bu koşullar arasında namazın kendilerine farz olmaması talebinde bulunmuşlardı; Peygamber onlara verdiği cevapta: “Ama namaz ile ilgili koşulunuza gelince, namazsız bir dinin hayrı yoktur” diye buyurmuştur.(15) Namazı terk etmek büyük bir günahtır ve insanın dini yönden tamamen düşüşüne ve cehennem azabına duçar olmasına sebep olur. Allah Teala, Kuran-ı Kerim’de buyuruyor ki, Ahirette bazı suçlulara şöyle sorarlar: “Sizi cehenneme düşüren nedir? Onlar şöyle derler: ‘Biz namaz kılanlardan değildik...”(16)Aslında Allah’ın yarattığı bir kul olduğunun idrakine varmış bir insan için namazı anlamak o kadar zor olmasa gerek. Zira herkesçe malumdur ki, kulluk; itaattir. Allah’ın meâlen, “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım.” (Zariyât, 50) buyurmasıyla ve daha bir çok âyetlerle açıkça anlaşılan, insanın ibâdetle emrolunmasıdır. Âlemde Allah’ın hiç bir mahlûku gâyesiz, vazîfesiz ve başıboş yaratmadığı âşikardır. Allah, ‘küçük bir kâinat’ denilecek kadar mükemmel yarattığı insana da küllî bir ibâdet vazifesi vermiştir. İbadet; kulluk etmek, itaat etmek manasını taşır. Yani aczini, kusurunu görüp yaratıcının Kudret, kemalat ve Rahmet’inin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.Kâinata baktığımızda, Allah’ın, her şeyi, vazifesine uygun bir şekilde yarattığını görmekteyiz. Mesela, bal yapmak ile vazifelendirilmiş olan arı, azaları ve hisleri ile bu vazifeye gâyet münasip yaratılmıştır. Dolayısı ile vazifesi ibâdet olan insanın yaratılışı da, vazifesine elbette münâsiptir ve ibâdeti ister. Elemler ile müteellim, lezzetler ile mütelezziz olmakla korku ve ümit arasında devamlı med-cezir yaşayan insan rûhu, acziyete bürünerek Kudret sahibi yaratıcısına sığınma ihtiyacı hissetmektedir.adem ibâdet yaratılışımızın gâyesidir. Ve madem namaz ibâdetlerimizin temelidir; kulluğunu idrak eden insan, aklen, rûhen ve kalben yaratıcısına itaat etme ihtiyacını ve iştiyakını duyacak ve “Neden namaz kılıyorum?” sorusuna cevabı “Beni yaratan Allah emrettiği için” olacaktır.lbette ki namazın hikmet ve faydaları bildiklerimizden daha fazladır. Fakat biz namazı hikmet ve faydaları için değil, Allah emrettiği ve O’nun rızası için kılarız. Farz-ı muhal namazın faydalarının olmadığı düşünülse bile, bir Müslümanın namaz kılması için Allah’ın emretmesi yeterlidir. Bediüzzaman Hazretleri’nin ifâdesiyle, “İbâdetin râhu, ihlâstır. İhlas ise, yapılan ibâdetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır.”

Namaz nedir?

Akıl ve baliğ olan yani erginlik çağına gelen her müslümanın hergün beş vakit namaz kılması farzdır. Bir namazın vakti gelince, bu namazı kılmaya başladığı vakit, kılması farz olur. Kılmadı ise, vaktin sonunda, yanî vaktin çıkmasına, abdest alıp namaza başlayacak kadar zaman kalınca, kılması farz olur. Özrü yok iken kılmadan vakit çıkarsa, büyük günâh olur. Özrü olanın da, olmıyanın da, kazâ etmeleri farz olur. Yeni müslüman olana önce namazın şartlarını öğrenmek farz olur. Öğrendikten sonra, kılması da farz olur. Beş vakit namaz, kırk rek'at eder. Bunlardan onyedi rek’ati farzdır. Üç rek’ati vâciptir. Yirmi rek’ati sünnettir. Şöyle ki:Sabah namazı Dört rek'attir. Önce, iki rek'at sünneti, sonra iki rek'at de farzı kılınır. Bu sünnet, çok kuvvetlidir. Vâcip diyenler de vardır. Öğle namazı On rek'attir. Önce, dört rek'at ilk sünneti, sonra dört rek'at farzı, farzdan sonra da iki rek’at son sünneti kılınır. İkindi namazı Sekiz rek'attir. Önce, dört rek'at sünneti, sonra dört rek'at farzı kılınır. Akşam namazı Beş rek'attir. Önce üç rek'at farzı, sonra iki rek'at sünneti kılınır. Yatsı namazı Onüç rek'attir. Önce, dört rek'at sünnet, sonra dört rek'at farz, sonra iki rek'at son sünnet, bundan sonra üç rek'at, Vitir namazı kılınır. İkindi ve yatsının ilk sünnetleri, “Gayr-i müekkede”dir. Bunların ikinci rek'atlerinde otururken, Ettehiyyâtü... den sonra, Allahümme salli alâ... sonra... Bârik alâ... sonuna kadar okunur. Ayağa kalkınca, üçüncü rek’atte, önce Besmele çekmeden, Sübhâneke... okunur, hâlbuki, öğle namazının ilk sünneti “Müekked”dir. Yanî, kuvvetle emrolunmuştur. Sevâbı daha çoktur. Bunda, birinci oturuşta, farzlarda olduğu gibi, yalnız Ettehiyyâtü okunup, sonra üçüncü rek’at için, hemen ayağa kalkılır. Kalkınca, önce Besmele çekip, doğruca Fâtiha okunur.Birinci rek’at, namaza durunca, diğer rek'atler ayağa kalkınca başlar ve tekrar ayağa kalkıncaya kadar devam eder. Son rek'at ise, selâm verinciye kadar devam eder. İki rek’atten az namaz olmaz. Akşamın farzı ile vitirden başka, her namaz, çift rek’atlidir. İkinci secdeden sonra, çift rek’atlerde oturulur.Herbir rek’atte namazın farzları, vâcipleri, sünne tleri, müfsidleri ve mekrûhları vardır.